-
1 aman vermek
пощади́ть, отпусти́ть с бо́гом -
2 aman vermek
to give quarter -
3 aman
aman [-mɑːn] Hilfe!; Gnade!, Erbarmen!; ach bitte!; öfke, bıkkınlık zum Kuckuck!; uyarı Vorsicht! lieber nicht!; o weh!;aman (da) ne güzel şey! Donnerwetter, wie ist das schön!;aman Allahım hilf mir Gott!;aman beni rahat bırak! zum Kuckuck, lass mich in Ruhe!;aman bir daha yapmam verzeih, ich tu’s nicht wieder;aman (zaman) dilemek um Gnade bitten;aman efendim … stellen Sie sich mal vor!, also so was!;b-ne aman vermek jemanden begnadigen;b-ne aman vermemek jemandem keine Ruhe geben;aman vermez schonungslos;aman ne yaptım! o weh, was habe ich getan!;amanı zamanı yok da gibt’s kein Wenn und kein Aber -
4 aman
поща́да (ж)* * *1) выражает мольбу, просьбуaman Allahım! beni bu sıkıntıdan kurtar! — о вели́кий Алла́х, изба́вь меня́ от э́тих невзго́д!
aman bana yardım edin! — ра́ди бо́га, помоги́те мне!
aman, bir daha yapmam! — прости́, бо́льше не бу́ду!
2) выражает досаду, раздражение и т. п.aman, artık bıktım — о, Го́споди, как мне всё надое́ло
aman, dışarıya çıkmayasın — смотри́, не смей выходи́ть на у́лицу!
4) выражает удивление, восхищениеaman, ne güzel! — ах, что за пре́лесть!
5) выражает душевное состояние, страх, опасение и т. п.aman, başım! — ох, моя́ голо́вушка!
••- aman dedirtmekaman diyene kılıç kalkmaz — посл. пови́нную го́лову меч не сечёт
- aman derim!
- evi satacakmışsın aman derim!
- aman dilemek
- amana gelmek
- amana getirmek
- amanı kesilmek
- aman vermek
- aman vermemek
- aman zaman dedirtmemek
- aman zaman bilmez -
5 aman
"1. Oof!/God!/Lord!/Lord help us! (indicating disgust or anger). 2. Please!/For goodness sake! 3. My! (indicating great approbation). 4. mercy. - Allah/Allahım! 1. God!/God have mercy! (indicating fear or amazement). 2. Oh Lord!/Oh God!/Lord help us! (indicating disgust or displeasure). - aman (bir şey) olmamak not to be anything special. - bulmak to escape, be saved. - dedirtmek /a/ to make (someone) give up, make (one) yield. - demek to ask for mercy; to surrender. - derim! Don´t you do it!/Beware of doing such a thing! - dilemek /dan/ to ask (one) for mercy. - gayret! Keep on!/ Hold on! -a gelmek to give up and submit. -a getirmek /ı/ to make (someone) give up, make (one) yield. -ı kesilmek 1. to be too weak to plead for mercy. 2. to have nobody to turn to for help. - vermek /a/ to grant (one) his life, spare (one´s) life. - vermemek /a/ 1. not to give (someone) a chance. 2. to kill (someone) without compunction. - zaman a plea for mercy. - zaman bilmemek/dinlememek to be implacable, refuse all pleas. - zaman vermemek /a/ to beat (someone) without mercy. -ı zamanı yok. There is no trying to get out of it; you must."
См. также в других словарях:
aman vermek — canını bağışlamak, öldürmemek Teslim olan halka aman vererek hepsini evlerine yolladı. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
aman — ünl., Ar. amān 1) (ama:n) Yardım istenildiğini anlatan bir söz Aman Allahım! 2) Bir suçun bağışlanmasının istendiğini anlatan bir söz Aman, bir daha yapmam! 3) Usanç ve öfke anlatan bir söz Aman bırak beni! Aman, bu laflardan da bıktık! 4) Rica… … Çağatay Osmanlı Sözlük
akla fenalık vermek — çok şaşırtmak, çıldırtmak, zıvanadan çıkarmak Aman ya Rabbi, akla fenalık verecek hadiseler bundan sonra başladı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
TAHFİR — Utandırmak. * Aman vermek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
yakmak — 1. nsz, ar Kına, yakı vb.ni koymak, sürmek Kına yakmak. Yakı yakmak. 2. i, ar 1) Yanmasını sağlamak veya yanmasına yol açmak, tutuşturmak Kendi sigarası için yaktığı kibriti bana uzattı. F. R. Atay 2) Ateşle yok etmek Çöpleri yakmak. 3) Işık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zaman — is., Ar. zamān 1) Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit Zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım. Ö. Seyfettin 2) Bu sürenin belirli bir parçası, vakit Efendiler,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ANGLİKAN — İngiliz kilisesine bağlı kimse.(Anglikan Kilisesine Cevap:Bir zaman bî aman İslâmın düşmanı, siyâsi bir dessas, yüksekte kendini göstermek isteyen vesvas bir papaz, desise niyetiyle, hem inkâr suretinde, hem de boğazımızı pençesiyle sıktığı bir… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük